Слайд 1BAŞ VE BOYUN MUAYENESİ
ERİNCAN ÜNİVERSİTESİ
İÇ HASTALIKLARI ANA BİLİM DALI
Слайд 2Baş Muayenesi
Baş, yüz ve boyun muayenesinde inspeksiyon ve palpasyon yeterlidir.
Ancak boyun muayenesinde bazen oskültasyon da yararlı olabilir.
İnspeksiyonda; başın
şekline, vücuda oranla büyüklüğüne,varsa mevcut bir lezyonun özelliğine. Saçların niteliğine, yüzde bir asimetri olup olmadığına, göz ve göz küresinin durumuna, boyunda asimetri ve bir kitle olup olmadığına, tiroidi bezinin büyüklüğüne, boyun veninin dolgun olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Слайд 3Başın şekli ve büyüklüğü bazen
tanı için önem taşır. Özellikle
çocukların ve bebeklerin
muayenesinde buna dikkat
edilmelidir.
Baş
normalinden çok küçük ise mikrosefali denir. Konjenital olup beyin gelişemediğinden kafatası da büyümemiştir. Mental retardasyonu altta yatan patoloji belirler.Ailesel,kromozomal anomalileri,konjenital enfeksiyonlar,intrauterin iyonize radyasyon,kimyasal ajanlara maruziyet..
Слайд 4Makrosefali ‘de kafa
normalden çok daha büyüktür.
Bunun en
belirgini hidrosefalide
görülür.
Akondroplazide de hastanın başı gövdesine oranla daha
büyük görünür, aslında baş normal bir erişkinin başı kadardır.
Слайд 5Hidrosefalide (hydrocephale) beyin ventrikül içi sıvı ve basınç artışı sonucu
beyin genişler.
Kafatası kemikleri arasındaki sütürler henüz kapanmamış ise çocukta
kafatası genişler, büyür, vücuda oranla baş çok büyüktür.
Başa oranlada yüz küçük kalır,alın ve tepe(vertex) şişkindir. Gözler asılı gibi aşağıya yönelmiştir.(batan güneş manazarası).Beyin dokusu gelişemediğinden zeka geriliği mevcuttur. Frontal kabarıklık başı büyükmüş gibi gösterir. Bu durum raşitizm ve konjenital sifiliste görülebilirse de günümüzde çok nadirdir.
Слайд 6Normalde kişi, başını sağa, sola 90 derece döndürebilir. Fleksiyonla çene
sternuma değdirilebilir, baş her iki yana ve arkaya doğru eğilebilir.
Menenjit, meningoensefalit ve SAK ‘larda , baş fleksiyonu sınırlıdır(ense sertliği).
SCM kası tek taraflı kasılmasında baş o tarafa doğru eğik olarak durur, buna tortikolis denir.
Aorta yetersizliğinde baş her sistolde sallanabilir. Buna Musset belirtisi denir.
Tiklere bağlı olarak da başta istem dışı hareketler görülebilir.
Слайд 7Saç ve vücuttaki kıllar bazı hastalıklar sonucu bir takım özellikler
gösterelebilirler.
Kadın ve erkekte gerek saçlar gerekse vücut kıllanması normalde
birbirinden farklıdır ve cinse özgü özellikler taşır.
Genç bir kızda yahut kadında
yüz ve vücut kıllarının
erkekteki kıllanmaya benzer
bir artış ve dağılım özelliği
göstermesine hirsutizm adı verilir.
Слайд 8Hirsutizms farklı derecelerde olabilir. Hirsutizms tek başına bulunursa bir anlam
taşımayabilir.Ancak virilizan bir sendromun bir parçasıda olabilir, virilizim ile karıştırılmaması
gerekir.
Virilizm(virilism) de çeşitli sebeplerden dolayı (konjenital veya edimsel) androjen hormonların artmış olması kız çocukta veya genç bir kadında farklı tablolara yol açar, hirsutizm de bu tabloların önemli bir parçasıdır.
Слайд 9Saçların rengi ve şekli ırklara göre farklıklar gösterir. Bu karakterler
genetik olarak tayin edilirler. Saçların azalmasına veya kaybına alopesi denir.
Yaşlanma,erkeklerde
ailesel,doğum ve laktasyon,SLE ve diğer otoimmün hastlıklar,anterior hipopitiutarizm,addison hastalığı,ateşli hastalıklar,malnutrisyon,stres..
Alopesi areata
tinea capitis,
seconder sifiliste
Слайд 10Yüz Muayenesi
Yüzün görünümü bir çok hastalık için yol gösterici olabilir.Yüzün
soluk bir görünümün tespit edilmesi anemiyi düşündürür, dolayısıyla gerekli tetkiklerin
yapılması için hekime yol gösterir, aneminin derecesi ve etyolojisi araştırılır.
Parkinsonlu, hastalarda yüz, sanki bir maskeymiş gibi donuk ve ifadesizdir, mimikler kaybolmuştur. Hastanın başında ve ellerinde tremor vardır ve yürüme güçlüğü bulunabilir.
Akromegalide ; kaş kemerleri,
burun ve yanak kemikleri ve alın çene
büyür, alt çene öne doğru çıkar
(prognatizim)deri altı dokusu ve
dudaklar kalınlaşır.
Слайд 11Miksödemde ; deri altı dokusu kalınlaşır, mukopolisakkarid yapısındaki bir maddenin
oluşmuş olması yüzü tümüyle şiş olarak gösterir.
Deri kuru ve kalındır
, göz kapakları şiştir,
bu görünüm böbrek hastalıklarında
göz kapaklarında deri altı ödemi
sonucu ortaya çıkan bu fissürü
andırır ve karışabilir.
Saçlar ve kaşlar seyrelmiş,
renk soluk, görünüm apatiktir.
Слайд 12Kretenizimde ; (konjenital hipotiroidizm) bebekte
veya çocukta baş büyük, yüz dudaklar
ve
göz kapakları şiştir ayrıca hipotiroidinin
diğer bulguları cücelik ve
zeka geriliği mevcuttur.
Слайд 13Basedow-Graves: (toksik diffuz guatr, ekzoflalmik guatr); hipertroidi belirti ve bulguları
ile birlikle diffuz guatr ve iki taraflı
ekzoftalmi
mevcuttur .
Bu bulgular yüze
karakteristik bir
görünüm kazandırır
Слайд 14Cushing sendromunda: ay dede yüzü (moon face), yanakların kırmızılığı, ensede
bufallo hörgücü, yüzde kıllanmanın artışı (kadınlarda) ve aknelerin mevcudiyeti dikkat
çekicidir.
Vücuttaki yağ birikimi
gövdesel tiptedir.
Karın ve kalçalarda
kırmızı-mor renkli
deri çatlakları sık görülür.
Слайд 15Bunun dışında yüz muayenesinde örneğin mitral stenozda al yanak mor
dudak, leprada aslan yüzü görünümü,bell paralizisinde tipik yüz görünümü,tetanozda tirismus(masseter
kası kasılması sonucu dudaklar kapanır ve dişler kenetlenir,dudaklar üst üste biner ve açıklığı alt çeneye bakan bir yay çizer,vb)daha birçok örnek verilebilir.
Слайд 16Göz Muayenesi
Gözlerin pozisyonu,gözler arasındaki mesafe,sklera,konjunktivanın görüntüsü,göz kapaklarının durumu,pupil boyutu ve
göz hareketleri değerlendirilmelidir.
Gözlerin hareketinini kontrol eden 6 adet ekstraoküler kas
vardır.Süperior-inferior-lateral-mediyal rectus,superior-inferior oblik kaslardır.
Lateral rectusu-6.kranial sinir(troklear) süperior oblik kası-4.kranial sinir(abducens) diğerlerini 3. kranial sinir(oculomotor) innerve eder.
Слайд 17Göz kapağının açılmasını sağlayan kas süpeior levator palpebra kasıdır ve
3. kranial sinir ile innerve edilir.Bu kasın parçası olan müller
kası da süperior servikal ganglionun sempatik lifleri tarafından innerve edilir ve horner sendromunda hafif pitozis olur.
Kapanmasından sorumlu olan kas orbicularis oculi kasıdır ve 7.kranial sinir tarafından innerve edilir.
Слайд 18Göz hareketlerinin muyenesinde hastanın çenesi bir elle sabitlenir diğer el
parmağıda aşağı ,yukarı sağa,sola üst iç,üst dış,alt iç,alt dış tarafa
doğru hareket ettirilerek yapılır.
Nistagmus:orbitanın çeşitli yönlere ritmik titreşimidir.Özellikle zorlanmış lateral bakışta belirginleşir. Vestibüler hastalıklar, ilaçlar (barbitüratlar,lityum,fenitoin,febobarbital,
karbamazepin,gabapentin gibi),multiple skleroz,myastenia gravis,down sendromu, serebrovasküler olaylar sebep olabilir
Слайд 19Propitozis: göz küresinin ileri doğru yer değiştirmesi
---Graves hastalığ,oksisefali,kavernöz sinüs trombozu,orbital
selülit,vaskülitler,
neoplastik infiltrasyonlar,travma..
Enoftalmus: göz küresinin geriye doğru yer
değiştirmesi
---Travma,ağır dehidratasyon
,horner sendromu,yaşlılıkta..
Pitozis: üst göz kapağı düşüklüğü
---okulamotor sinir hasarı,
horner sendromu,
myasthenia gravis,
ilaçlar(morfin,pregabalin..)
Слайд 20Göz yaşı bezleri: Göz yaşı bezleri orbitada göz kapağın üst
dış kısmında yer alır. Akut infeksiyonuna dakriyoadenitis denir. Bez şişer
ve sertleşir ,ağrılıdır ve göz kapağı ödemlidir. Palpe edilebilir.
Kronik dakriyoadenitiside lakrimal bezler ağrısız olarak büyür. Büyüme iki taraflıdır. buna mikulitz sendromu adı verilen özellikle sarkoidoza bağlı bir tabloda rastlanabilir.
Слайд 21Konjunktivit: bulber ve palpebral konjunktivada
inflamasyon mevcuttur.
konjunktiva kızarmış ve
damarları genişlemiştir.
Ağrı ve fotofobi, göz yaşı
artışı mevcuttur.
Soluk konjuktiva anemiyi düşündürür,ödemli olması hipoproteinemiyi ,kuru olması sjöggren sendromunu düşündürür vb..
Слайд 22Sklera beyaz renkledir. Subikter deride farkedilmez fakat sklera deriden daha
önce sarılığı yansıtır.
Küçük bebeklerde henüz sklera çok ince oIduğundan
skleraları mavi renktedir.Bunun hastalıkla ilgisi yoktur. Osteogenes isimperfektada skleralar mavidir.
Слайд 23Kornea normalde saydamdır. Bakır metabolizması bozukluğuna bağlı olarak gelişen wilson
sirozunda sarı-kahverengi bakır birikimleri kornea çevresinde bir halka şeklinde görülebilir.
Buna Kayser-Fleicher halkası denir.
Kornea enflamasyonuna keratit denir.Korneada cerahat toplanmasına hipopiyon denir.
Слайд 24Pupilla: muayene sinde bazı özelliklere dikkat edilmesi gerekir. Pupillaların farklı
çapta olmasına anizokori denir. Ancak normal insanlarda da % 12
oranında hafif derecede
anizokori bulunduğu bildirilmiştir.
Bunun dışında anizokori her
zaman patolojiktir.
Pupillaların daralmasına miyozis genişlemesine midriazis denir. Sempatik uyarımla midriazis parasempatik uyarı ise miyozise neden olur.
Слайд 25Işığa karşı pupillanın reaksiyonunun ölçülmesi için hekim bir eliyle bir
gözü kapatır, diğer göze ışık kaynağı tutulur ve pupilla daralır.
Bu işlem aynı şekilde diğer gözede uygulanır. Buna direk ışık refleksi denir.
İndirekt ışık refleksi: bir göze ışık kaynağı tutulur. Bu gözde myosis oluşurken diğer gözde de myosis oluşmasına, indirekt ışık refleksi denir.
Pupillaların ışığa refleks vermeyip mesafeye refleks vermesine argyll-robertson refleksi denir.Bu patolojik bir refleks olup nörosyfilisde görülür.
Слайд 26Kulak Muayenesi
• İnspeksiyon: Kulak muayenesinde önce aurikula, dış kulak yolu
girişi, kulak arkası cildi gözden geçirilmeli, bu bölgeler hiperemi, ülserasyon,
akıntı, krut gibi bulgular açısından değerlendirilmelidir.
Слайд 27 • Otoskopi: Dış kulak yolu ve kulak zarının
muayenesidir. Otoskopik muayene “kulak spekulumu” ve alın aynası kullanılarak çıplak
gözle, otoskopla, daha ayrıntılı muayene gerektiren durumlarda da olanak varsa cerrahi mikroskop veya endoskopla yapılır.
Spekulum sokulmadan önce aurikula, dış kulak yolunun kıkırdak kısmının eğimini düzleştirmek amacıyla erişkinlerde yukarı ve arkaya, çocuklarda ise aşağı ve arkaya doğru çekilir. Dış kulak yolu iyice aydınlatılmadan spekulum sokulmamalıdır, aksi halde dış kulak yolunda fronkül veya eksostoz varlığında
hasta şiddetli ağrı duyabilir.
Слайд 28Spekulum sol elin baş ve işaret parmakları arasında tutularak dairesel
hareketlerle, burgu gibi çevrilerek nazikçe dış kulak yoluna yerleştirilir.
Otoskopide
dış kulak yolu ve kulak zarı değerlendirilir. Dış kulak yolunun giriş kısmında kıllar ve serumen salgısı yapan bezler dışında özellikli bir yapı yoktur, daha derinde olan kemik kanal ise kılsızdır.
Слайд 29• Palpasyon: Kulak ağrısı yakınması olan her hastaya palpasyon yapılmalıdır.
Hem mastoid kemik, hem de tragus kıkırdağı palpe edilmelidir. Mastoidit
veya subperiostal apse varlığında mastoid kemikte, otitis eksterna varlığında tragus palpasyonunda ağrı saptanır.
• Oskültasyon: Glomus Jugulare tümörü şüphesinde mastoid planum ve apeksin oskültasyonu, objektif tinnitus araştırılmasında da hastanın dış kulak yoluna yerleştirilen olive yoluyla oskültasyon bu özel durumlarda tanıya çok yardımcı olur.
Слайд 30 Diapozon Deneyleri:
Diapozon deneyleri yapılmadan kulak muayenesi bitmiş kabul edilemez.
Diapozon deneyleri bize hastada bir işitme kaybının varlığı ve tipi
hakkında çok yararlı bilgiler verir. Ancak bunlar subjektif değerlendirmelerdir, hastaların çok iyi kooperasyonu gereklidir ve hastanın vereceği cevaplara dayalı değerlendirmeler olduğundan sonuçlarda belirsizlik ve simülasyon olasılığı vardır. Ayrıca bu deneyler hastada mikst tip işitme kaybı varsa güvenilir sonuç vermeyebilir, ancak saf iletim veya saf sensöri-nöral işitme kaybı durumlarında sağlıklı yorumlar yapılabilir.
Diapozon deneylerinde kullanılan diapozonların frekansları 128’in katları şeklinde artar. Rutin olarak kullanılan 512 Hz.’lik diapozondur. Diapozon sapından tutularak metal olmayan sert bir zeminde (genellikle dizde) veya parmaklar arasında sıkıca tutulup çekilerek titreştirilir. Hangi diapozon deneyi yapılacaksa hastaya o deneyle ilgili ayrıntılı ancak basitçe bilgi verilmeli, hastanın kooperasyonu sağlanmalıdır.
Слайд 31• Rinne deneyi: Bir kulakta iletim tipi işitme kaybı varlığını
araştırmak amacıyla, o kulağın işitmesinin kemik ve hava yollarından karşılaştırılması
esasına dayanan bir diapozon testidir.
Önce titreşen diapozonun dip kısmı mastoid planuma
yerleştirilir ve hastadan sesi işitmez olduğunda haber vermesi istenir. Hastanın kemik yolundan işitmesi bittiğinde diapozon dış kulak yolu önüne yaklaştırılır ve hastaya sesi duyup duymadığı sorulur. Kemik yolundan işitme bittiği halde hava yolundan işitme devam ediyorsa “Rinne pozitif”,
aksi halde “Rinne negatif”
olarak ifade edilir.
Слайд 32Kulak hastalığı olmayan kişilerde diapozonun sesi kemik yolundan duyulmaz olduktan
sonra diapozon dış kulak yolu önüne getirildiğinde hava yolundan işitme
devam eder. Bu durumda ‘hava yolu kemik yolundan uzundur’ (Rinne pozitif). Eğer kemik yolundan işitme bittikten sonra hasta diapozonun sesini dış kulak yolu önünden de duyamazsa ‘hava yolu kemik yolundan uzun değildir’ (Rinne negatif) olarak ifade edilir. İşitmenin kemik yolundan daha uzun süre duyulması hava yolunda bir azalmayı (iletim tipi işitme kaybını) gösterir.
Tek taraflı total veya sub-total sensöri-nöral işitme kaybı olan hastalarda Rinne deneyinin kemik yolu fazında diapozonun sesi kemikten karşı kulağa iletilebilir. Daha sonra dış kulak yolu önüne getirilen diapozon hastadaki çok şiddetli işitme kaybı nedeniyle duyulamayacağından deneyin sonucu ‘Rinne negatif’ olarak değerlendirilebilir. Bu durum “Yalancı Rinne negatifliği” olarak ifade edilir.
Слайд 33• Weber Deneyi: Hangi kulakta ne tip bir işitme işitme
kaybı olduğunu araştırmak amacıyla her iki kulağın kemik yolundan işitmesinin
karşılaştırıldığı bir testtir. Diapozon titreştirildikten sonra kafatası üzerinde orta hatta bir noktaya (alına, burun sırtına, ön dişlerin ortasına, vs.) yerleştirilir ve hastaya sesi nereden duyduğu sorulur.
Eğer ses yalnızca veya ağırlıklı olarak bir kulaktan
duyuluyorsa “Weber sağa / sola lateralize”
olarak ifade edilir. Kişiler diapozonun
sesini ortadan, kafasının üstünden
ya da kafasının heryerinden duyarsa
bu durum “Weber ortada” olarak
ifade edilir.
Слайд 34Yorum: Tek taraflı sensöri-nöral işitme kaybı olan hastalar sesi iyi
işiten kulaklarından, tek taraflı iletim tipi işitme kaybı olan hastalar
ise sesi patoloji olan kulaklarından duyarlar. Kulak hastalığı olmayan ya da her iki kulağında da simetrik sensöri-nöral veya iletim tipi işitme kaybı olan hastalarda Weber ortadadır.
Asimetrik bilateral sensörinöral işitme kaybı olan hastalarda Weber işitme kaybının daha az olduğu kulağa, asimetrik bilateral iletim tipi işitme kayıplarında Weber işitme kaybının daha fazla olduğu kulağa lateralize olur.
Слайд 35Burun ve paranasal sinüs muyenesi
• İnspeksiyon: Muayenede ilk basamak burun
sırtının, burun çevresindeki cildin çıplak gözle muayenesidir. Ayrıca burun ucu
başparmakla hafifçe yukarı doğru kaldırılarak nazal vestibüle kadar uzanan bir septal deviasyon, vestibülit, follikülit, vs. olup olmadığı araştırılır.
Burun boşluklarının muayenesine “Rinoskopi” adı verilir. Burun boşluklarının ön kısmının muayenesine “Anterior Rinoskopi”, burun boşluklarının posterior kısmının ve nazofarinksin muayenesine “Posterior Rinoskopi (İndirekt nazofaringoskopi)” adı verilir.
Слайд 36Akromegali: burunda büyüme
Lepra: deri altinda infiltrasyon
nedeniyle burun şekli bozulur
Skleroderma:
burunda küçülme,
uç kısmında sivrilme
Adenoid:çocuklar sürekli ağızdan nefes aldıkları için burun
küçüktür,delikleri atrofiktir
Dispne yapan hastalıklar: burun delikleri ileri derecede genişler
Слайд 37Konjenial sifiliz: semer burun
SLE: malar döküntü
Siroz: spider anjiomlar an sık
alın ve burun derisi üzerinde
Rhinofima: granülomatöz
infiltrasyona bağlı kaba ödemli
görüntü
en sık tedavi edilmemiş
akne rozaseada,erkeklerde daha sık
Слайд 38• Palpasyon: Nazal fraktür şüphesinde burun çatısının, infra-orbital rimlerin palpasyonu
kırık hatlarının saptanmasını sağlar.
Akut maksiller sinüzitte fossa
canina’ların palpasyonunda ağrı saptanması tanıda önemli bir bulgudur.
Ayrıca tümör şüphesinde de bu bölgelerin palpasyonu tümörün yayılımı hakkında bilgi sağlar.
Слайд 39Burun içinde ilk olarak septum incelenir.
Septum deviasyonunda kompansatuvar konka hipertrofisi
eşlik eder
Nasal septum normalde intaktır. perforasyonunda; sifiliz, kokain kullanımı, kronik
iritasyon,wegener graülomatozisi,
krom zehirlenmesi akla gelmelidir.
Слайд 40Pürülan akıntı enfeksiyonu, seröz bir akıntı allerjik riniti düşünüdürür
Çocoklarda ve
mental problemi olan kişilerde tek taraflı kötü kokulu akıntı yabancı
cisim varlığına akla getirmelidir.
Burunda kanama; hipertansiyon, enfeksiyonlar, travma, kanama diyatezi ve mukozal damar patolojilerinde görülebilir
Burunda polip;atopik bünyelilerde sık rastlanabilir
Слайд 41Ağız muayenesi
• İnspeksiyon: Oral kavite ve orofarinks inspeksiyonunda dil basacağı
(abaisse-langue) kullanılır. Tüm muayene aletlerinde olduğu gibi, dil basacağı da
sol elde tutulur. Muayenede öncelikle dudaklar ve yanaklar dil basacağı ile ekarte edilerek oral kavitenin her tarafı (dudak ve yanak mukozaları, dil, ağız tabanı, dişler, gingivalar ve sert damak) ayrıntılı olarak incelenir.
Слайд 42Daha sonra dilin ön 2/3’lük kısmına dil basacağı ile dikey
olarak bastırılarak orofarinks muayene edilir. Dil basacağı daha geriye yerleştirilirse
hastada öğürme refleksi ortaya çıkar.
Muayene sırasında dil dışarı çıkarttırılmaz, hastanın ağzından nefes alması ve dilini ağzının içinde mümkün olduğu kadar serbest ve kasmadan bırakması istenir. Muayene sırasında hastaya “eee” dedirtilmesi ile yumuşak damak hareketleri de gözlenebilir. Muayenede ön ve arka tonsil plikaları, yumuşak damak, uvula, tonsiller ve orofarinks arka ve yan duvarları gözden geçirilir. Orofarinkse ait olmasına rağmen dilkökü bu muayene sırasında gözlenemez, dilkökü muayenesi indirekt laringoskopide olduğu gibi aynayla indirekt olarak yapılır.
Слайд 43• Palpasyon: Oral kavite ya da orofarinkste uzun süredir devam
eden yakınmaları olan her hastada tüm oral kavite ve orofarinksin
ayrıntılı palpasyonu gereklidir. Ülsere lezyonlarda palpasyon özellikle önemlidir çünkü lezyonun palpasyonla saptanan boyutları görüldüğünden çok daha büyük olabilir.
Слайд 44Dudaklar
-Soluk: anemi
-Mor: siyanoz, pnömoni,kalp yetmezlği
-Parlak kırmızı: polisitemi
-Kiraz kırmızısı: karbonmonoksit zehirlenmesi
Keilosis(anguler
stomatit): ağız köşelerinde çatlama derin ülserasyon--riboflavin eksikliği,demir eksikliği,diyabet,
AİDS,aşırı
A vitamini,
kozmatik maddeler,
diş protezleri
Слайд 45Karsinom: sert,ağrısı yavaş
büyüyen ülserasyon
Herpes labialis: HSV-1 ile
enfeksiyon sonucu
ağrılı,
içi su dolu kabarcıklar
Слайд 46Gingivit ;diş eti iltihabı
Makroglossi;dilin kenarlarında dişlerin identasyonu varsa bu dilin
büyük olduğunu gösterir. Ödem ,malignite,amiloid birikimi,miksöedeme bağlı olabilir.
Glossit:papillaların kaybı ile
dil yüzeyi parlak ve dümdüz görünür,oldukça hassastır sıcak soğuk ve baharatlı yiyeceklerde rahatsızlık hisseder; B vitamin eksikliği,demir eksikliği,çöliak hastalığıda görülür
Слайд 47Çilek dili; kızıl hastalığında
genişlemiş ve kırmızı
papillalara bağlı
Dilde
yarıklar: enine olursa konjenital,longitudinal olursa vitamin B2 eksikliği ve sifilize
bağlı olabilir
Слайд 48Lökoplaki:Yanaklar ve dilde görülen bulunduğu yere yapışık beyaz plaklar şeklişnde
görülen lezyonlara denir.Çok katlı yassı epiteldeki hiperkerotoza bağlıdır. %20 dizplazi
görülebilir,sigara,takma diş,
sifiliz,kronik iltihaba
bağlı olabilir
Слайд 49Eritroplaki: parlak kırmızı kadife görünümde prekanseröz lezyonlardır, lökoplakiye göre 17
kat daha fazla displastik
değişikliğe rastlama
oranı
mevcut.
Слайд 50Ludwing anjini ;ağız tabanının
ciddi hayatı tehdit eden
selülitidir.Dil şiş ve ağrılıdır
dilin öne doğru
çıkarılması
sırasında ağrı hissedilir
Vincent anjini :genellikle tek taraflı nekrotizan tonsil enfeksiyonudur .Üzeri kirli
sarı eksuda ile kaplıdır,
kaldırıldığında kanar.
Слайд 51Retrofarenjial apse:daha çok çocuklarda bakteriyel enfeksiyonlara bağlı gelişen hayati risk
taşıyan bir enfeksiyondur.Boğaz ağrısı, ateş,ense sertliğ,stridor yapar.
Yumuşak doku yoğunluğunda çekilen
yan servikal grafide prevertebral
bölgede mukoza kalınlığında
artış tipiktir.
Слайд 52Boyun muyenesi
• İnspeksiyon: Boyun muayenesinin ilk aşaması tüm boyun cildinin
ve saçlı derinin ayrıntılı inspeksiyonudur. İnspeksiyon sırasında tüm baş-boyun bölgesi
eritem, tümefaksiyon, ülserasyon, akıntı gibi bulgular açısından değerlendirilmelidir.
• Palpasyon: Boyun palpasyonu yapılmadan KBB muayenesi bitmiş kabul edilmez. Özellikle malignite varlığı veya şüphesi durumunda bu çok daha fazla önem kazanır. Boyunda çok sayıda lenf nodu vardır ve bunlar sistematik bir şekilde muayene edilmelidir.
1- Preauriküler 6- Ön servikal
2- Postauriküler 7- Arka servikal
3- Oksipital 8- Derin servikal
4- Submandibuler 9- Supraklavikuler
5- Submental
Слайд 53Boyun palpasyonu için oturan hastanın arkasına geçilir, hastanın başı palpe
edilen tarafa ve hafifçe öne doğru eğilerek boyun kaslarının tonusu
azaltılır ve derindeki yapıların daha kolay palpe edilmesi sağlanır
Servikal bölgede 1 cm den büyük lenf bezleri patolojik kabul edilir
Supraklaviular bölgedeki lenf bezleri hemen herzaman patolojiktir (sol da ise Virchow nodu-GİS malignitelere bağlı)
Ağrılı,yumuşak LAP; enflamasyon
Çok sert,fikse LAP ; karsinom
Lastik kıvamında LAP ; lenfoma
Слайд 54Boyun palpasyonu sırasında tüm zonlar teker teker parmak uçlarıyla dairesel
hareketlerle yoklanır, bir kitle palpe edilirse parmaklar arasında sıkıştırılarak mobilitesi
değerlendirilir.
Aynı anda boyunun her iki tarafının palpe edilmesi sakıncalıdır, özellikle derin palpasyon sırasında hastada Carotid Sinüs refleksi uyarılarak hipotansiyon ve bradikardiye yol açılabilir. Ancak palpe edilen tarafın karşısından hafifçe bastırılarak boyunun fikse edilmesi palpasyonu kolaylaştırır.
Слайд 55Boyun lenfatiklerinin palpasyonu dışında larinks krepitasyonun da değerlendirilmelidir.
Bunun için
tiroid ve cricoid kıkırdaklar seviyesinde larinks sağ elin parmakları arasında
hafifçe sıkıştırılarak horizontal planda sağa-sola hareket ettirilir, bu sırada normalde larinks kıkırdaklarının prevertebral fascia üzerinde hareketinden kaynaklanan bir krepitasyon sesi duyulur. Prevertebral fascia invazyonu yapmış olan tümörlerde bu krepitasyon alınamaz.
Слайд 56Tiroid bezi
En kolay hastanın başı geriye doğru atıldığında görülebilir.
Prevasküler fasyaya
yapışık olduğu için yutkunduğunda trakea ile birlikte yukarı doğru hareket
eder
Oturur pozisyonda önden veya arkadan palpe edilir. Palpasyon sırasında hafif
bir fleksiyon yaptırılır.
Hasta yutkundurularak
bezin aşağı-yukarı
kayması sağlanır
Слайд 57Oskültasyonda devamlı hafif ses(venö hum),sistolik veta diyastolik üfürüm duyuluyorsa altta
yatan sebep genelde Graves hastalığıdır.
Bazen orta hatta tiroglossal kanal artıkları
olabilir dil dışarı çıkarılınca yukarı aşağı hareket eder
Tiroid nodulleri,guatr,subakut tiroidit(hassas),riedel tiroiditi (sert)